Перевод: со всех языков на немецкий

с немецкого на все языки

bir eda

См. также в других словарях:

  • eda — 1. is., Ar. edāˀ 1) Davranış, tavır Alaycı bir eda ile soruyorum. R. H. Karay 2) Naz, işve Giyimi kuşamı tepeden tırnağa Paris modası ya, nazı edası hiç aşağı kalmıyor ki! A. İlhan 3) Anlatış biçimi, tarzı Sonra birdenbire sözlerinin konferans… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • eda davası — davalının bir iş yapmaya,bir ifada bulunmaya veya bir iş yapmamaya,bir ifada bulunmamaya mahkum edilmesinin istenildiği dava …   Hukuk Sözlüğü

  • üslup — is., bu, Ar. uslūb 1) Anlatma, oluş, deyiş veya yapış biçimi, tarz Akşam içinde en büyük üstatların eserleri kadar mükemmel ve muhteşem olan tabiat bize bir eda ve üslup dersi verir. A. Ş. Hisar 2) Bir sanatçıya, bir çağa veya bir ülkeye özgü… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • çapkın — sf. 1) Geçici aşklar ve ilişikler peşinde koşan (kimse), hovarda Sen onun karşısına çapkın bir adam gibi çıktın. P. Safa 2) Cinsellik hatırlatan Bunlar, herhangi bir caz havasına uyar gibi omuz, gerdan kırar, kalça sallar ve mantolarını çapkın… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • hınzır — is., esk., Ar. ḫinzīr 1) Domuz 2) sf., mec. Katı yürekli, kötü düşünen, gaddar Bırak beni ... Şu hınzırı geberteceğim diyordu. Y. K. Karaosmanoğlu 3) sf., mec. Genellikle hoşa giden bir davranışta bulunan (kimse) Dilber de bir kurum, bir eda. Bir …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • alışık — sf., ğı Herhangi bir duruma alışmış olan Merdivenden gayet zarif ve alışık bir eda ile çıkmaya hazırlandığı belliydi. R. H. Karay Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller alışık olmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • hafifçe — zf. Hafif olarak, hafif bir biçimde, belli belirsiz Birbirimize soğuk bir eda ile hafifçe baş eğdik. R. H. Karay …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • yan gözle bakmak — 1) yan bakmak 2) belli etmeden, göz ucuyla bakmak Genç bir jandarma zabiti, sert bir eda ile geçiyor, yan gözle bana bakıyordu. R. N. Güntekin …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • müessir — sf., esk., Ar. muˀeṣṣir 1) Dokunaklı 2) Etkili, sonuçlu Cümlelerin altında hafif müessir bir eda vardı. R. E. Ünaydın 3) is., kim. Etken Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller müessir olmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • nezaketsiz — sf. Nazik olmayan Birdenbire tavırlarını değiştirmişler, nezaketsiz diyemeyeceğim ama oldukça soğuk bir eda takınmışlardı. Y. K. Karaosmanoğlu …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • süzüm süzüm — zf. Kendini ağıra satarak, nazlı bir eda vererek Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller süzüm süzüm süzülmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»